25 Mayıs 2016 Çarşamba

GERÇEK LVİV

Az-çok beni tanıyan  herkes sıkı bir Ukrayna aşığı olduğumu bilir.
Her şeyini severim – havasını, suyunu, toprağını, steplerini, şehirlerini, parklarını, ama en çok insanını.
Özellikle Rus etkisine az maruz kalmış Batı Ukrayna insanının içindeki özgürlük duygusunu, hoşgörüyü, rahatlığı ve komplekssizliği…
İşte bu yüzdendir ki, Ukrayna’ya her seyahat – gerek çok zor görevler olsun, gerek çok keyifli bir gezi olsun, hiç fark etmez – bana iyi geliyor, motive olmamı, mutlu olmamı sağlıyor, enerji veriyor…
Daha önce Ukrayna’ya hep görev için gittim.
Kiev’de Maydan’ı, Kırım’da işgali, Donetsk’te ayrılıkçılık girişimlerini ve Rusya’nın hibrid savaşını izledim.
Tek bir gün bile “acaba ben gitmesem mi?” diye tereddüde düşmedim, tam tersi, en zor gününde bile Ukrayna çekiciydi, güzeldi, huzur doluydu…
Geçtiğimiz hafta o güzel Ukrayna’ya ilk kez  bir davet üzerine gittim. 
Türkiye’nin Ukrayna’daki yüz akı – Türk-Ukrayna İşadamları Derneği’nin Lviv ofisinin açılışı yaklaşık bir buçuk senelik özleme ara vermek için bahane oldu…
Lviv her şeyiyle – mimarisiyle, kültürüyle, rahatlığıyla ve insanıyla  Ukrayna’nın Batı kapısı, en Ukraynalısı, en  Avrupalısı…

TÜRK TURİST GÖZÜYLE LVİV 

Ancak özellikle erkek ağırlıklı Türk turistler için durum farklı. Onlara göre,  Lviv, yüzde 85’i kadınlardan oluşan ve o kadınların da sokaklarda dolaşıp “erkekliğin kitabını yazan” (!) Türk erkeklerinin bozuk Rusça ile “mojna paznakomitsa” diyerek hemen ardından da Fashion Club’a davet etmesini beklediği bir eğlence ve seks şehri… 
Evet, İnternetteki Türkçe yazılarda muhteşem Opera binasından, Galiçiya döneminin göz dolduran yapılarından, Rınok Meydanı ve civarındaki heykellerden, konsept kafelerden, çikolatadan-kahveden de bahsediliyor, ancak bunların,  ortalama Türk turist üzerinde bir havayolu şirketinin uydurduğu ve çoğu turcuların da sürdürdüğü “Lviv nüfusunun yüzde 85’i kadın” yalanı kadar etkileyici olduğunu sanmıyorum.


Elbette, istisnalar var, ancak Lviv’e akın eden Türk turistlerin çoğunun amacı tarihin, kültürel zenginliğin, huzurun değil,  “yüzde 85’lik” kadın nüfusun arasında kaybolmak...
Ama sorun şu -  kaybolamıyorlar, tam tersi,  çok sırıtıyorlar…
Haftasonları  bazı büyük kulüplere Türk alınmama kararına neden olacak, Avrupa’nın bu oldukça rahat kentinde bile oldukça rahatsız edici bir Türk imajı oluşturacak,  Lviv’de yerleşik olan ve çok-çok düzgün, pırıl-pırıl genç işadamlarını utandıracak kadar…
Peki gerçek Lviv hangisi?

YÜZDE 85 DEĞİL, AMA ÇOK GÜZEL…
Ukraynalıların Lviv, Rusların Lvov, Polonyalıların Lvuv, Almanların Lemberg, bizim Kırım Tatarlarının da “İlbav dediği, Galiçya’nın ve de Batı Ukrayna’nın başkenti adlandırılan, kendine has özellikler ve güzellikler barındıran bir kent burası.
Ukrayna’nın kültür başkenti, ulaşım ağı, Avrupa kapısı da diyebiliriz.
Lviv kenti, Ukrayna’nın büyüklüğüne göre 17’inci olan Lviv Vilayetinin (Lvivska Oblast) merkezi. Yüzölçümü 192,01 kilometre kare ve 6 idari bölgeden (rayon) oluşuyor.  Başkent Kiev’in 600 kilometre batısında, Polonya sınırında bulunuyor.  Tarihi Lviv, Poltva nehri üzerinde kurulu bir kent.  Günümüzde de Poltva suyunun toplandığı eski kolektörleri Opera Binasının altında bulunan müze-kafeye girişte görmek mümkün…
2,5 milyonluk Lviv vilayeti nüfusun yaklaşık üçte biri Lviv kentinde yaşıyor.
Lviv, nufusu açısından Ukrayna’nın yedinci kenti – 2016 senesi istatistiklerine göre rakam 731 bin 550.  
Ama Türk erkekleri adına üzgünüm, nüfusun yüzde 85’i değil, yüzde 52’si kadın. Gerçi yüzde 2’si de kadın olsa Lviv’in yine de güzel kızlarıyla gurur duyması için yeterli olurdu. O kadar güzeller…

GERÇEK LVİVLİ
Lviv nüfusunun yüzde 88’ini Ukrainler, yüzde 8,9’nu Ruslar, yüzde 0,9’nu Polonyalılar, yüzde 0,4’nü Belaruslar,  yüzde 0,3’nü Yahudiler, yüzde 0,1’ni Ermeniler oluşturuyor.
Çokkültürlü bir kent olan Lviv’i diğer eski Sovyet kentlerinden  ayıran en önemli özelliği SSCB geçmişini özleyen bir orta veya yaşlı kuşak bulmanın zor olması. Sovyetlerin dağılmasından dolayı üzgün olan hiç yok.  Çünkü Lviv ve Lvivliler için ‘altın dönem’ Avusturya dönemi. Şehirdeki hakim kültür ise halen daha izlerini sürdüren Yahudi kültürü. Ancak yine diğer eski Sovyet ülkelerinden farklı olarak Sovyetlerden kalan detayları koruma konusunda da çok hassaslar.
Lvivliler Avrupa kibarlığı ile doğu sıcaklığının mükemmel bir sentezi.  Kendilerini Ukraynalı olarak tanımlıyorlar, ama Lvivli kimliğini de çok önemsiyorlar.  Özellikle de etnik azınlıklar için “gerçek Lvivli” kavramı önemli. Ancak Ukraynalılık ve Lvivlilik burada çatışan değil, bir-birini tamamlayan kavramlar olarak öne çıkıyor. Ancak Lviv’in tarihi, kültürü, milliyetçiliği, hoşgörüsü, özgürlüğüne düşkünlüğü, demokratik ve ekonomik reformlarda öncülüğü, ile Ukrayna içerisinde ayrıcalıklı bölge olduğuna inanmanın verdiği hafif bir “Lvivli ukalalığı” da var, o ayrı…

  Lviv Ukrayna milliyetçiliğinin kalesi, Lvivliler ise  Ukrayna’nın en milliyetçi insanları olarak biliniyorlar, ancak bu milliyetçilik asla ve asla başka milletleri dışlamak, türlere ayırmak, sınıflandırmak üzerine kurulu değil. Rus propaganda mekanizmasının   “faşist” damgasının Lvivlilerle yakından-uzaktan bir ilgisi yok.
Ukrayna’da federalizasyon fikrinin ilk çıktığı yer Lviv.  Rusya’nın etkisinden çıkmanın imkansız olduğuna inandıkları 90’lı yıllarda Lvivliler federasyon konusunu sık dillendiriyorlardı. Ancak doğudaki Rus etkisine maruz kalan ayrılıkçılardan farklı olarak Lvivlilerin federasyon talebi Ukrayna’yı bölme ve Kremlin kontrollü “mayınlar” oluşturma  temelli değildi. Nitekim, dönemin milliyetçi partilerinden Ukrayna Halk Ruhu’nun lideri Vyaçeslav Çernovol Kiev merkezciliğin Moskova merkezciliğe dönüşmesini asla kabul etmeyeceklerini söyleyerek federasyon modelini öneriyordu.  Bu anlamda Lviv, Ukrayna’da Rusya karşıtlığının merkezi ve Avrupa’ya entegrasyon sürecinin katalizatörü…
Lviv’de halkın yaklaşık yüzde 90’nı Ukraince konuşuyor. Ancak bu, son yıllarda Rusya’nın kendi saldırganlığıyla Ukrayna’da oluşturduğu milliyetçilik akımına bağlı bir durum değil.  Lviv, hiçbir zaman Rusça konuşan, Rus etkisine maruz kalan bir kent değildi…
Kentte İngilizce oranı Kiev’e göre daha az. Rusça bilmeyen ise çok az.  . Ama Rusça konuşanına rastlayamazsınız. Çünkü istemiyorlar. Kendi dillerini çok seviyorlar, çok saygı gösteriyorlar ve tabi ki “spasibo” yerine “dyakuyu” diyen misafire de daha bir içten gülümsüyorlar. Veya kendilerinden yol soran turiste de nazik olduğu sürece çok severek yardımcı oluyorlar.   “Ben Ukraince bilmiyorum, Rusça konuşmanız mümkün mü” dendiğinde de asla sizi terslemiyorlar ve kibarca bir gülümseme ile gerçek Lviv misafirperverliği sergiliyorlar.

Hiç aceleleri yok. Türk lokantalarında füze gibi fırlayan garsonları orada görmek çok zor örneğin. Sırada öne geçmek için birilerini ittiren, acelesi varmış gibi yapan birilerini de göremezsiniz.  Büyük şehirlerde sürekli koşturmaca halinde olan sinirli insan kalabalığı yok. Tam tersi, insanı sinir edecek kadar rahatlar…

GERÇEK LVİV

Lviv, Ukrayna’da eski tarihi merkezini olduğu gibi koruyan tek kenti. Yerleşim birimleri eski Lviv’in dışında.

UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil olan merkezde tek bir yeni yapı yok.
Sabahın erken saatlerinde şehir uyurken  veya akşamlar sokaktaki kalabalık gece kulüplerine aktığında taş sokaklarda dolaşırken büyülenmemeniz imkansız.

Özellikle gidilecek yer aramanıza gerek yok, kafanızı kaldırmanız yeterli – zira her yer tarih. Eski Lviv’de 2000’den fazla tarihi ve mimari anıt bulunuyor. Her adımda bir heykel, her köşede bir müze var.  Ermeni ve Ortodoks kiliseleri, Yahudi sinagogları, Katolik katedralleri Lviv’in asırlardır süregelen hoşgörüsünün ve misafirperverliğinin kanıtları olarak Rınok Meydanının ve bütün kentin dört bir köşesini kaplıyor.  

Lviv sokaklarında kaybolma olasılığınız çok yüksek.  Özgürlük (Svobova) caddesinden sağa veya sola saptığınız anda bir-birinden güzel labirent gibi sokakların arasında her an kaybolabilirsiniz. Gideceğiniz yere bir sokak erken döndüğünüz anda yolu bulmanız çok zor.

Ama yine de en iyisi Lviv’i kaybolarak dolaşmak. Sakın arabayla gezmeye kalkmayın.  Çok sayıda tramvay göreceğiniz eski şehirde yollar çok dar, Lvivliler acelesi olmayan rahat insanlar, sokakların çoğu tek yön ve yeni polis çok kuralcı. Dolayısıyla, arabayla gitmeye kalkarsanız hem geç kalabilir, hem de ceza yiyebilirsiniz. En iyisi, kaybolmak o muhteşem sokaklarda…    
Tatil zevki yemekten oluşanlar için de inanılmaz keyifli bir şehir Lviv. Eski binalarda bulunan konsept kafeleri, restoranları bile birer sanat eseri. 

Muhteşem etleriyle insanın aklını alan, dünya mutfağından lezzetler sunan şık restoranlarından olağanüstü ştrudel ve kruvasan yapan küçük ve şık kafelere, envai çeşit kahve ve sıcak çikolata sunan keyifli mekanlardan öldürücü lezzette pizza ve carpese yapan İtalyan restoranlarına kadar sınırsız seçenek mevcut.
Geleneksel Ukrayna restoranlarının ve ünlü Lviv kahvecilerinin yanı sıra, kapıyı tokmakla vurmadan giremeyeceğiniz, piano eşliğinde Galiçya mutfağının çok değişik lezzetlerini tadacağınız Yahudi restoranı Masonic,  giriş parolası “Slava Ukraine!” olan ve kapıda shot votka ile karşılanacağınız  ve partizan atmosferinde yemek yiyeceğiniz milliyetçi Krıivka, fiyat-kalite dengesiyle turistlerin gözdesi olan Baçevski ve Kumpel, erotizm sevenlerin çok ilgisini çeken Mazoh Kafe, bira ve müziği aynı çatı altınaa çok yaratıca şekilde bir araya getiren Bira Tiyatrosu, envai çeşit şarabın tadına varacağınız Vintage Hotel, en magazinel ştrudelci Strudel Haus, en güzel granitte eti ve meyveli kaz ciğerini yiyeceğiniz Atlas Hotel, tartışmasız en iyi tatlıcı Veronica, en üst katında sergilenen eski model arabayla dar merdivenlerinde turist trafiğine neden olan Dom Legend kafe şehrin en popüler mekanları arasında.

Türk turistlerin  en uğrak yeri ise açık arayla Glory Cafe. Sahibi ve işletmecisi Türk olan Glory, eski Gloria Jeans aslında. Gloria Jeans Lviv’den ayrılınca kafenin adı değişmiş. Bir nevi Türk konsolosluğu gibi bir yer… Sahipleri de, işletmecileri de ilgili, sıcak ve medeni. Lviv’e giden her Türk’ün yolu mutlaka buradan geçiyor. Türk kahvaltısını da menüye dahil ederek “ştrudel ve kruvasanla karın mı doyar” diyenler için iyi bir seçenek oluşturmuş Glory Cafe.  İnce belli bardakta Türk çayı da ayrıca bir nimet...


Lviv’de Türk restoran-kafe tarzı işletme sayısı çok değil. Çok iyi fırsatlar olmasına rağmen, Türk yatırımcı sayısı da az…


(Devamı var…)

Gönül Şamilkızı...

1 yorum:

Bu Blogda Ara