15 Ocak 2016 Cuma

Kırım Tatarları nasıl yaşıyor?

Özgürlük Radyosu'nun Kırım'la ilgili özel projesi olan Krım.Realii (krymr.com)  Kırım Tatarlarının işgal altındaki yaşamını yansıtan bir izlenim yazısı yayınladı. 
Kırım'ın kuzeyindeki Krasnoporokopsk iline bağlı Dolinka (Tatarca - Küçük Mamçık) köyünde yaşanan bir olayın izini takip eden Krım.Realii muhabiri Anton Mesnyanko'nun izlenimleri Kırım Tatarlarının durumunu gözler önüne seriyor:  

Tatarlar dayanmaya hazır 

Kırım bozkırında kimliği belirsiz kişiler otobüs durağına Ukrayna bayrağı çizdi.  Bunun ardından “vandalları” ve “aşırılıkçıları” arayan Kazak (kozak) birlikleri Kırım Tatarlarının evlerine baskın düzenledi.
Kozak ataman incelemelerin Kırım Tatar nüfusun kendisini koruma amacı taşıdığını iddia ediyor. Tatarlar ise şapkalı aktivistlerin evlere düzenlediği baskınların Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesinden sonra Tatarların karşılaştığı sorunlardan oluşan buz dağının görünen kısmı olduğunu bildiriyor.

İdeal kumaş gibi pürüzsüz bozkırı Kuzey Kırım kanalının ince yatağı kesiyor. Yarım asır önce  inşa edilen kanal  yarımadanın büyük kısmına Dinyeper nehrinin suyunu iletiyordu. Ancak yaklaşık iki yıldır kanalda su yok – Kırım’ı Rusya aldıktan sonra Ukrayna hükümetinin kararıyla su akışı durduruldu.
Kanalın beton dibini yabani otlar bürüdü, bazı yırlırinde ise çöp toplanmış durumda.
Kırım susuz kalınca yarımadanın kuzeyindeki tarım işletmelerinin büyük çoğunluğuna daha uzun süre faaliyetlerini sürdürmeyi emrettiler.  Ancak yerli kuyu ve çeşmeler insanlara zar-zor yetiyor. Kırımlılar tarım arazilerini sulamayı ise unutmak zorunda kaldılar.

Yerli sakinlerden Saniye Ametova “Çok büyük pirinç tarlalarımız vardı. Kırım pirinci bütün Ukrayna’da meşhurdur. Ama kanal kapatıldıktan sonra bütün çiftlikler kapandı. Elbette, insanlar bundan memnun kalmadı. Çoğu kişi işsiz kaldı ve gitti” diye anlatıyor.

Evinin bulunduğu Krasnoperekopsk iline beğlı Orlovsk köyünde ve çevre ilçelerde herkes Saniye Ametova’yı tanıyor. Ametova,  Krasnoperekopsk Bölgesel Kırım Tatar Meclis Başkanı.  Kırım Tatarlarının kanalın kapatılmasını nasıl karşıladığına ilişkin soruya hiç düşünmeden cevap veriyor: “Bizim için zor olsa da bu kararı destekliyoruz. Tatarlar dayanmaya hazır”.

Görünen o ki yerli tatarlar son birkaç yılda sabretmeye alışmış. Anlattıklarına  göre, Rusya’ya bağlanan Kırım’da sürekli engellerle karşılaşıyorlar.  

Köy durağında Ukrayna renkleri  

Son olay Yılbaşına 3 gün kala yaşandı.

27 Aralık’ta Dolinka köyüne dönüşteki otobüs durağının karşısına  birisi Ukrayna bayrağı çizdi. Aynı zamanda yaya geçişi ve trafik işaretleri de sarı-mavi renklere boyandı. Yolun tam ortasına “Krım-Ukrayna” sloganı yazıldı.  

Yerli halk siyasi grafitileri ancak ertesi sabah şapkalı ve kamçılı Kozaklar Dolinka sokaklarında  dolaştığında duydu. Kozaklarla birlikte köye polis ekibi de geldi.

Dolinka sakini Emine “Ben bu durağı hiç görmedim ve ne olduğundan bile habersizdim. Otoyolu yalnız pazara gittiğimde çıkıyorum. O gün ise evdeydim” diye anlatıyor: “Serada maydanoz topluyordum. Yeğenim Ayder üzgün halde geldi. Üç polisin evine geldiğini ve “o resimleri sen mi çizdin” diye sorduğunu anlattı. Ayrıca Rusya  armalı bir araç da gelmiş, içinde de kozaklar. Onlar da “senin bahçene gireceğiz, belki boya izi bulunur” demişler”.
Sonra polis girmiş, avluda dolaşmış, herşeye bakmış. Kendilerine her yeri inceleme emri verildiğini söylemişler.

Tatar evlerine Kozak baskınları 

Emine’nin küçük, ama Tatar usulü misafirperver evinin verandasında oturuyoruz. Masada helva, kek, kendi bahçesinden tatlı nar ve diğer lezzetler var. Kozak baskınıyla ilgili görüşlerini paylaşmak için onlarca Dolinka sakini Emine’nin misafir odasına toplanmış.

Kadınlardan biri anlatıyor: “Kalabalık bir Kozak grubu geldi. Gruplara ayrılarak sokaklarda dolaşmaya ve karşılarına çıkan herkese ne bildiklerini ve ne duyduklarını sormaya başladılar. Belki bazı ailelere de sormuşlar, bunu bilmiyoruz. Bizim sokağa iki kozak geldi, onları gördüm, ama bana yaklaşmadılar. Kırım Tatar bayraklarının bulunduğu evlerde duruyorlardı.  Sonra “Mariya” adlı dükkana gittiler. Ben kendi arkadaşlarımı aradım ve oraya gittik – çünkü bu köyde yaşıyoruz. Mağazanın önüne Rusya’yı destekleyen Rusça konuşan gençler  toplanmıştı. Onlar kendi tahminlerini yürütüyorlardı: “Belki de Arsen yapmıştır”, “belki de Ayder yapmıştır” gibi…”

20 yaşlarındaki Bilal kozakların onun evine de geldiğini anlatıyor. Ancak o, çağrılmamış misafirleri evine bırakmamış, ancak onlar çitin üzerinden bahçeye bakmışlar: “İki kozak geldi, fotoğraf çekmeye başladılar. Önce bayrağı, sonra bizi çektiler. Neden bayrak astığımızı, o bayrağa ne ihtiyaç olduğunu sordular. Gece ne olduğunu görüp görmediğimi sordular.  Sonra polis geldi, nerede olduğuma, ne yaptığıma ilişkin açıklayıcı yazı yazmamı talep etti.  Daha doğrusu,  ben söyledim, o yazdı, ben de imza attım.  Ben evde olduğumu, uyuduğumu, biryeş görmediğimi söyledim. Çoğu kişiden böyle ifade almışlar”.

Abdurahmanovların bahçesinde de Kozaklar uzun süre Kırım Tatar bayrağını fotoğraflamışlar. Evlerin birinde ise “sakallı amca” 6 yaşındaki küçük bir çocuğu ciddi şekilde korkutmuş.

Emine,  “Neden bunu yapıyorlar? İnsanları neden korkutuyorlar? Putin Kırım’da üç ana dil olduğunu söylüyordu.  Biz Tatarlar de burada, evimizde kendi sembollerimizi kullanma hakkına sahibiz” diye itiraz ediyor. Emine’ye göre, kozaklar Dolinka sakinlerini korkutmak ve sessizleştirmek için gelmiş.

Bölgesel Meclis başkanı Saniye Ametova’ya göre,  kozaklar 9 evde inceleme yapmış ve sokakta çok sayıda insanı korkutmuş. “Aramalara ilişkin herhangi bir belge de göstermediler” diye de ekliyor.  

Sürgünü anma mitingine katılanlar takip ediliyor 

Dolinka imamı Yunus Nemetullayev aramaların özellikle Kırım Tatarlarının sürgününün 71. Yıldönümü ile ilgili yas mitinginde görülen kişilerin evlerinde yapıldığını bildiriyor. Yunus geçen 18 Mayıs’ta komşuluktaki Voinka köyünde bulunan sürgün anıtının önündeki mitinge gittiğini söylüyor. O mitingde kozaklar ve polis sonradan kimliklerini belirlemek için bütün katılımcıların fotoğrafını çekmiş: “O adamların hepsi kayıt altına alındı. Baskınlarda da mitig aktivistlerinin evlerine öncelik verildi. Mitinge gitmeyenlerin evlerine gitmediler”.

Bu arada. Söz konusu gösteriyi organize eden Sametov ve Nemetullayev’e daha sonra izinsiz gösteri düzenleme gerekçesiyle 10 bin ruble ceza kesilmiş. Oysa gösteri izinliymiş…
Kozakların ve polislerin baskınından bir gün sonra  Dolinka köyünün bağlı olduğu Novopavlovsk köy konseyinden yol çalışma ekibi gönderilmiş ve duraktaki ve yoldaki bayrak resimleri boyanmış. Ancak halen mavi boyanın izleri yolda duruyor. Durağın yanı başında ise üzerinde ne olduğu anlaşılmayan bir cihaz bulunan iki metal direk dikilmiş. Yerli sakinler bunun gözlem kamerası olduğunu bildiriyor.

Dolinka’nın tatar sakinlerinin şaşkınlığına ve itirazına neden olan durum  yerel bürokratlar ve aktivistlerin  Ukrayna bayrağı için alarma geçmesi. Zira yeni Kırım Anayasasına göre Ukraynaca, yarımadada devlet dili statüsüne sahip. Ayrıca,  sokak yaratıcılığını Kırım Tatarlarının yaptığına ilişkin herhangi bir işaret yok.  Otobüs durağının duvarında hatta badanadan sonra bile Kırım Tatarlarının milli sembolü olan tarak-tamganın izleri görünüyor – ancak o, çok daha önceden çizilmiş.

Emine, “Yeni çizilen bir Kırım tatar sembolü yok, yalnız Ukrayna sembolleri çizilmiş. Ancak nedense sadece bizi inceliyorlar. Oysa burada Ukraynalılar da yaşıyor. Ancak bunlar zannediyor ki, Ukrayna’dan yana bir şey varsa, demek ki yapan Tatardır. Tabi ki bu benim için çok hoş bir duygu, ancak yine de tuhaf” diye şaşkınlığını ifade ediyor.

Köy sakinleri, Kozaklarla görüşmeden sonra ne yerel yönetime, ne de insan hakları savunucularına başvurmuşlar. “Gidecek kimse yok” diyorlar. Yalnız gazetecilere ve Ukrayna anakarasında bulunan Meclis üyelerine baskınla ilgili bilgi veren Saniye Ametova’yı bilgilendirmişler.

Dolinka’daki baskınla ilgili haberlerin İnternette duyurulması Voinka’dan gelen kozakları az kızdırmamış. Kozak ataman Anatoli Yakovlev’in duruma tamamen farklı bakışı var. Yakovlev’e göre, kozaklar Rusları, Ukraynalıları ve Kırım Tatarlarını aşırılıkçılığın ortaya çıkmasından korumak için Dolinka’ya gitmişler: “Birincisi, belediye başkanının bize müracaatı vardı.  İkincisi, bu, artık bizim oturmuş bir pratiğimiz. Nerede bir “gürültü” veya istikrarsızlık ocağı varsa, biz oraya kendi adamlarımızı gönderiyoruz. İnsanların, kozakların milletler arası gerilim ocaklarında ne Slavlara, ne Kırım Tatarlarına baskı yapmadığını görmelerini ve anlamalarını istiyoruz”.

Yakovlev Özgürlük Radyosu muhabiri ile konuşmasında kozakların baskını sırasında herhangi etnik milli sembollere bakmaksızın bütün adreslere gidildiğini, insanların herhangi endişesinin veya tahmininin olup-olmadığının sorulduğunu söyledi.  Yakovlev’e göre, konuşmalar sadece Tatarlarla yapılmamış, bütün köy sakinleri ile yapılmış: “Bizde ulusal bazda bölünme yok”.

Atamanın iddiasına göre, Kırım Tatarları otobüs durağında Ukrayna sembolünün ortaya çıkmasını olumsuz karşılamışlar ve bunu yapanları ortaya çıkartmak ve gelecekte böyle olayları önlemek için kozaklarla birlikte bölgede nöbet tutmak niyetlerini ifade etmişler: “Biz Tatarların büyük çoğunluğu ile dostluk ilişkileri içerisindeyiz. Bütün köy bizim onlarla nasıl kucaklaştığımızı gördü. Ukrayna basınında yazılanlar gerçeği yansıtmıyor. Köy sakinleri bize karşı hiçbir direniş göstermediler. Yalnız şapkası yanan hırsız korktu”.

Yakovlev kozakların her zaman yasal  yöntemlerle faaliyet gösterdiğini söylüyor. Onun sözlerine göre, baskın sırasında da kozaklar oldukça kibar davranmışlar, Kırım tatar temsilcilerine de kardeşçe ve dostça yaklaşmışlar. Kozaklarla ilgili polise ve savcılığa şikayet gitmemiş. Yerel sakinlerin Tatar bayraklarının evlerde asılmasıyla otobüs durağındaki olay arasında bağlantı olmadığına ilişkin açıklaması da Kozakları tatmin etmiş.
Kozak temsilcisi, Ukrayna bayrağının çizilmesini Vandalizm ve holiganlık olarak değerlendiriyor ve bunun istikrarsızlık oluşturmaya yöneldiğini söylüyor.  Atamana göre, Kırım Tatarlarına ilişkin tek sorun onların Rusya yönetiminin takibinde olan Lenur İslamov, Refat Çubarov ve Mustafa Kırımoğlu’nun çok güçlü etkisi altında bulunmaları….

"Mağazadaki Rus satıcı tatarlara "Otomatik silah verselerdi, hepinizi kurşuna dizerdim” diyor". 

Ancak Kırım Tatarlarının Rusya Kırımındaki tek sorunu Kozak baskınları değil. Emine’nin anlattığına göre, diğer istenmeyen olay durak krizinden bir hafta önce yaşanmış. Yerli Tatarlardan Dilaver İbrahimov kendine yeni ev yapmış ve evin girişine de iki Kırım Tatar bayrağı dikmiş: “Sonra kolluk kuvvetleri temsilcileri onun evine gitmişler ve neredeyse terör örgütü kurmakla suçlamışlar. İlk kez Dilaver’i uyarmışlar ve bayrağı indirmeye zorlamışlar”

Kırım Tatarlarına sadece kolluk kuvvetleri ve kozaklar değil, hem de köydeki komşuları ayrımcılık uyguluyor. Dolinka’da yaklaşık 200 aile yaşıyor. Onlardan üçte biri Kırım Tatarı, geri kalanı ise Ruslar ve Ukraynalılar. Slavların büyük çoğunluğu Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasını destekliyor, Kırım Tatarlarının büyük çoğunluğu ise desteklemiyor.
Daha önce iç-içe yaşayan farklı etnik gruplar arasındaki siyasi görüş ayrılıkları nedeniyle düşmanlık yaşanıyor.

Emine’nin evine gelen kadınlardan birisi anlatıyor: “Daha önce dostça yaşıyorduk, bir-birimizin evine davetsiz gidiyorduk. Şimdi böyle bir şey yok. Çoğu Ruslar bizimle konuşmuyor.  Onlar zombileşmiş televizyon kanallarını izliyorlar, propagandaya uyuyorlar. Dükkandaki satıcı bize “Otomatik silah verselerdi, hepinizi kurşuna dizerdim” diyor. Bana göre, bunu ancak hasta birisi söyleyebilir”.

"Referandum öncesi kapılarımız işaretlenmişti"

Saniye Ametova ise şunları söylüyor: “Referandum öncesinde Kırım Tatarlarının evlerinin kapılarına işaretler koyuyorlardı. Burada Kırım Tatarlarının yaşadığını belirtmek için. Sonra bu konuda sorunumuz olmadı. Ancak herhalde daha sonra herhangi bir hareketlenme olursa, kimin üzerine gideceklerini bilmek için bunu yaptılar.”

Dolinka’daki Tatarlar 2014’te Kırım’ın statüsüne ilişkin referanduma katılmamış. Onlar oylama sonuçlarının sahte olduğunu düşünüyor.  Tatarların hesabına göre, onların ilinde sandığa halkın üçte biri gitmiş ve onların neredeyse yarısı yarımadanın Ukrayna’da kalması için oy kullanmış.  Rusya’nın açıkladığı sonuçlarda ise katılımın yüzde 90 olduğu ve onların da yüzde 90’nın Rusya’ya bağlanmadan yana oy kullandığı iddia edilmiş.

Köy sakinleri Kırım’ın ilhakına karşı çıkıyor. Moskova yönetimi altında hayat onlar için tamamen koyu tona bürünmüş. Mevcut Rusya iktidarını ise totaliter rejim olarak görüyorlar.

"Yanukoviç dönemi kötüydü, şimdi bin kat daha kötü"

Çeşitli bayraklar altındaki yaşamlarını kıyaslayan Kırım Tatar kadınlarından birisi şunları söylüyor: “Yanukoviç döneminde toprak üzerindeki haklarımızı resmiyete dökmek zorlaştı. Şimdi ise çok daha zor. Ukrayna zamanında çok evrak isteniyordu, anlamsız şeyler vardı. Şimdi ise daha da kötüleşti, her yerde bürokrasi var. Biz o zaman Ukrayna’nın kötü olduğunu söylüyorduk. Ancak şimdi bin kat daha kötü durum.  Ukrayna zamanında en azından özgürce konuşuyorduk, haklarımız için özgürce mücadele ediyorduk, her kuruma müracaat ediyorduk ve korkmuyorduk. Rusya’da ise bizi korkutuyorlar, her taraftan baskı yapıyorlar”.

 Ametova’nın anlattığına göre, iktidar insanların dikkatini gerçek sorunlardan uzaklaştırmak için mümkün olan herşeyi yapıyor: “İnsanların kafasını karıştırıyorlar. Bütün Kırım tatarlarına emekli maaşlarına 500 ruble zam yapmak ve elektrikle su ücretinde imtiyaz sağlamak için rehabilitasyona ilişkin belgelerini toplamalarını önerdiler.  İnsanlar başka hiçbir şey düşünemeden  dört ay deli gibi sağa-sola koşturarak belge topladılar.  Ama en sonunda imtiyaz yalnız üç kişiye verildi”

Dolinka’da Kremlin’in Kırım’ın baskılara maruz kalan halklarının çıkarlarının korunması politikasının sonuçları da hissedilmiyor. Tam tersi, herşey daha da kötüleşmiş: “Bütün Kırım Tatar okullarını Rus okulları ile değiştirdiler, Kırım Tatar dilini ise sınırladılar. Gazetelerimizi kapattılar, dergilerimizi kapattılar, televizyonumuzu kapattılar. Ukrayna zamanında insanlar kaybolmuyordu. Şimdi kayboluyor ve daha da önemlisi, onları kimse aramıyor”.

"Putin kim oluyor da benim bu tarihi anmamı yasaklıyor?"

Köy sakinleri daha önce sürgün yıldönümünde gösteri düzenlemekle ilgili herhangi sorunla karşılaşmadıklarını hatırlatıyorlar. Şimdi ise miting organize edenler takip ediliyor.
Saniye Ametova “Bana gelip “”18 Mayıs’ı unut” diyorlar. Ben bu tarihi nasıl unutabilirim? Putin kim oluyor da benim bu tarihi anmamı yasaklıyor?” diye tepkisini dile getiriyor.

Ukrayna zamanında olduğu gibi şimdi de bölgesel meclisin resmi statüsü yok. Ama Ukrayna zamanında yerel yönetimler Meclis’in çalışmalarını engellemiyordu. Hatta tam tersi, köy kulübünü meclisin toplantıların yapılması için ayırmışlardı. Şimdi ise Tatar konseyi yarı gizli faaliyet gösteriyor ve sürekli FSB’nin baskısını hissediyor. Kırım Tatarlarının hatta 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününde bile toplanmasına izin verilmiyor.

Sohbetin en sıcak yerinde ev sahibi şimdi grafiğe göre elektriklerin kesileceğini hatırlatıyor. Zira Kırım halen elektrik ablukası altında. Ancak bu gerçekleşmiyor: belli olmayan sebepten o gün Dolinka’da elektrikler kesilmiyor.

"Ablukayı yüzde yüz destekliyoruz. Geçici zorluklara hazırız” 

Kırım Tatarları ablukayı destekliyor. Dolinkalılar “Gıda ve enerji ablukasına çok iyi bakıyoruz. Yüzde yüz destekliyoruz. Çünkü Kırım’ı bir şekilde geri almak lazım. Geçici zorluklara hazırız” diyorlar.

Bu arada, hatta en “karanlık” günlerde bile Dolinka’da birkaç saat elektrik olmuş. Kimse jeneratöre ihtiyaç duymamış. Köylülerin anlattığına göre, köyün elektriği Kahovka tarafında bulunan Krımskiy Titan fabrikasının 220 megawattlık hattından geliyor. Krimskiy Titan, Doğu Avrupa’nın en büyük titanyum dioksit üreticisi ve sahibi Ukraynalı. Bu nedenle de abluka organizatörleri ile fabrika sahipleri anlaşarak abluka sırasında elektriğin kesilmemesini sağlamışlar. Bu nedenle Dolinka da ablukanın sonuçlarını çok hissetmemiş.


"Kırım'dan başka vatanımız yok"

Ancak ne günlük, ne siyasi zorluklar köyle hiçbir Kırım tatarının yarımadayı terketmeye ve Ukrayna ana karasına geçmeye zorlayamamış.  Yalnız 26 Şubat davası (O gün Kırım parlamentosunun önünde Kırım Tatar aktivistler ile “halk koruma güçleri” arasında gerilim yaşanmıştı) çerçevesinde yargılananlar ve hapis tehlikesi bulunanlar gitmek zorunda kalmış. 
Hatta Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasına en sert şekilde karşı çıkanların bile çift başlı kartal şekilli pasaport almış – zira onsuz hiçbir yere başvurmanın imkanı yok. Tatarları Kırım’ı kendilerinin tek vatanı adlandırıyor ve bu nedenle yarımadanın şu an kimin kontrolü altında olmasına bakmaksızın Kırım’dan ayrılmak istemiyor.

Saniye Ametova “Bizim halkımız kendi tarihi vatanında. Geri kalanı bizi ilgilendirmiyor. Biz kimseyle kavga etmiyoruz. Kendi evimizde olduğumuzu biliyoruz” diyor.
Emine de onun söylediklerini tekrarlıyor: “Bizi Kırım’dan irademiz dışında sürgün ettiler. Buraya, evimize 1987 senesinde döndük. Buradan nereye gidelim?”


Ayrıldığımız sırada ise Emine, kendisini milli sembolle birlikte fotoğraflamamızı istiyor: “Ben hiçbir zaman ne Ukrayna bayrağını, ne Rusya bayrağını kaldırmayacağım. Onlara saygı duyuyorum, ama benim bayrağım benim için çok kıymetli. Ben hep kendi bayrağım altında yaşadım ve yaşayacağım”.

Kaynak: http://ru.krymr.com/content/article/27485622.html

2 yorum:

  1. Sağ ol, əlinə sağlıq. Bu yazını ingiliscəyə çevirib paylaşmaq gərək, qoy bütün dünya bu xalqın nələr yaşadığını duysun

    YanıtlaSil

Bu Blogda Ara