1 Aralık 2014 Pazartesi

Moldova'nın seçimi

Moldova’da kritik genel seçim ülkenin Avrupa Birliği’ne ve NATO’ya entegrasyonundan yana olan güçlerin zaferiyle sonuçlandı.
Transdinyester de dahil 3,22 milyon seçmen bulunan Moldova’da halk Pazar günü yeni parlamento üyelerini belirlemek için sandığa gitti.  Moldova Merkezi Seçim Komisyonunun yaptığı açıklamaya göre, seçimde halkın %55, 86’sı oy kullandı.  Ülke yasalarına göre, seçmenin %33,3’nün sandığa gittiği seçimler gerçekleşmiş kabul ediliyor. Dolayısıyla, katılım oranı yüksek olmasa dahi, seçim gerçekleşmiş.


Seçim pusulasında 20 siyasi parti, 1 blok ve 4 bağımsız adayın adı olsa da 30 Kasım’da Moldovalılar 19 siyasi parti, 1 blok ve 4 bağımsız adaya oy verdi. Çünkü seçime 4 gün kala Rusya yanlısı Patria Partisi yurtdışından 500 bin dolar para transfer etme gerekçesiyle mahkeme tarafından yarıştan uzaklaştırıldı. Parti lideri Renato Usatıy ise tutuklanma korkusuyla Rusya’ya kaçtı.
101 sandalyeli Moldova parlamentosuna girebilmek için  siyasi partilerin %6’lık, blokların %9’luk, bağımsız adayların ise %2’lik barajı aşması gerekiyordu. Ancak sonuçlara bakılırsa, sadece 5 parti yasaların bu talebini yerine getirmeyi başardı.
Oy sayımı daha  bitmedi, ancak resmi olmayan ilk sonuçlar artık belli. Oyların %88,71’nin sayılmasının ardından açıklanan sonuçlara göre İgor Dodon liderliğindeki  Moldova Sosyalist Partisi %21,35 oyla 26 sandalyeye sahip oldu. Eski Başbakan Vladimir Filat liderliğindeki  Liberal Demokrat Parti oyların %19,45’ni alarak 23 sandalye kazandı. Vladimir Voronin liderliğindeki Komünist partisi %17,95 oyla 21 milletvekili çıkartabildi.  Eski parlamento başkanlarından  Marian Lupu başkanlığındaki  Demokrat Parti’nin oy oranı %15,77, sandalye sayısı ise 19.  Yine eski parlamento başkanlarından Mihai  Gimpu’nun Liberal Partisi ise %9,37 oyla, yani 12 milletvekili ile parlamentoya giren beşinci parti.
Birinci, ama galip  değil…

Yani bu sonuçlara göre Rusya yanlısı Sosyalist Partisi seçimin birincisi.  Ve kesinlikle en büyük sürprizi. Çünkü seçimden birkaç gün öncesine kadar Moldova’da yapılan en iyimser anketlerde sosyalistlerin %10 oranında oy alacağı bekleniyordu. Komünistler ise bütün anketlerde seçimin birincisi olarak görülüyordu. Ancak seçim sonuçları anketlerden çok farklı çıktı. Sosyalistler, Moldova’nın neredeyse “gelenek” halini almış iktidar-muhalefet kombinasyonunu bozdu.  Seçim kampanyasında Rusya’nın açık desteğini alan, Moldova’nın Gümrük Birliği’ne üyeliğini savunan Sosyalistler, eski Cumhurbaşkanı Vladimir Voronin liderliğindeki  Komünist Partisinin soldaki liderliğine son verdi.
Peki ne oldu da sosyalistler birden-bire bu kadar büyük bir sıçrama yapabildi? Rus yetkililer ve uzmanlar, sosyalistlerin oyunun bu kadar yükselmesinin nedenini Moldova’da Rusya ve Gümrük Birliği’ne entegrasyonu savunan tek güç olmasına bağlıyor. Rus analistlere göre, seçime birkaç gün kala diğer Rusya yanlısı parti – Patria yarıştan uzaklaştırılmasaydı, bu iki siyasi güç parlamentoda çoğunluk sağlayabilirdi.  Yani Ruslar, Sosyalistlerle Patria’nın toplam oylarının %50 olabileceğini tahmin ediyor.
Moldovalı uzmanlar ise bunun tamamen tersini savunuyor. Çoğu Batılı analistin de katıldığı bu görüşe göre, Patria’nın seçimden uzaklaştırılması sonucu sosyalistlerin oy oranı yükseldi. Yani sosyalistlerin aldığı oyların en az yarısı Patria’yı destekleyen Rusya yanlılarının tepki oyları.
Rusların Komünistleri tamamen gözden çıkaran yaklaşımını ve Komünist Partisinin aldığı oyları dikkate alırsak, ikinci tez daha gerçekçi görünüyor.
Ancak sebep-sonuç ilişkisi ne tür olursa olsun, şu an için Sosyalistler seçimin birincisi. Ama galibi değil. Çünkü her ne kadar anketleri şaşırtıp sürpriz yaparak listede birinciliğe yükselse dahi Sosyalist Partinin ne tek başına, ne de kendi çizgisine daha yakın görünen Komünist Partisiyle birlikte koalisyon kurma şansı var. Teorik olarak farklı kombinasyonlar kurulabilir tabi, örneğin, sosyalist-liberal demokratlar-komünist,  sosyalist-komünist-demokrat, sosyalist-liberal demokrat-demokrat-liberal ve b. gibi.  Ama pratikte bu çok zor görünüyor. “Neden zor görünüyor” sorusuna verilecek cevap çok, ama en önemli cevap şu:
Kazanan AB yanlısı sağ partiler 
Evet, ayrı-ayrılıkta ne Liberal Demokrat Parti’nin, ne Demokrat Parti’nin, ne de Liberal Parti’nin oyları sosyalistlerin oylarından fazla. Ama AB ve NATO’ya entegrasyonu savunan bu üç partinin oy toplamı sosyalistlerin ve hatta sosyalistlerle komünistlerin oy toplamından yüksek. İlk sonuçlara bakılırsa, AB yanlısı partilerin kazandığı sandalye sayısı 54. Sosyalistlerle komünistlerin toplam sandalye sayısı ise 47. Evet, fark çok değil, ama bir önceki parlamentoya göre daha kötü de değil.
Çünkü birincisi, seçim öncesi iktidar koalisyonundan daha çok bir-birileri ile rekabet halinde olan sosyalistlerle komünistlerin seçimden sonra birlikte faaliyet gösterip-göstermeyeceği henüz belli değil. Komünist Partisi lideri Vladimir Voronin, partinin içinden çıkıp Sosyalist Partiye geçen İgor Dodon’a nefretini asla saklamıyor ve onunla ittifakın imkansız olduğunu her fırsatta ifade ediyor. Belki iki partinin aldığı oylar sağ partilerin aldığı oylardan daha fazla olsaydı Rusya’nın da baskısıyla ve Voronin’in çok istediği Cumhurbaşkanlığı iddiasının gerçekleşmesi vaadiyle sosyalist-komünist ittifakı ortaya çıkabilirdi, ancak şimdiki durum için bu olasılığın yüksek olduğunu söylemek zor.  Dolayısıyla, sağ koalisyonun önünde birleşik sol değil de, bölünmüş sol muhalefet olma olasılığı da  mevcut ve bu da AB yanlılarının elini güçlendirebilecek bir durum.
İkincisi, görev süresi sona eren parlamentoda sağ koalisyonun 53 milletvekili bulunuyordu.  Şimdi bu rakam 54. Dolayısıyla,  Batı yanlısı koalisyon parlamentoda çoğunluğu sağlamış, iktidarı garantiye almış durumda. Moskova’nın sol güçlere açık desteği ve seçim sürecine müdahale çabaları,  Transdinyester faktörü, Gagauzya baskısı, Rusya’nın ambargoları nedeniyle giderek kötüleşen ekonomik durum  ve AB’ye uyum reformlarının getirdiği zorluklar dikkate alınırsa,  %44,55 oy sağ partiler için çok-çok iyi bir sonuç. AB yanlısı güçler zaten daha fazlasını da beklemiyorlardı. Demokrat Parti’nin fahri başkanı Dmitri Dyakov’un söylediği gibi, bu sonuç koalisyonun beklediğine çok yakın: “İlk bakışta belki iktidar koalisyonu için iyi sonuç olarak görülmeyebilir. Ama bizim çok radikal reformlar başlattığımızı dikkate almak gerekiyor. Reformlar ise hiçbir zaman kolay olmuyor ve anında sonuç vermiyor. İnsanlar ise reformlardan kısa vadede sonuç bekliyor. Dolayısıyla bu da seçim sonuçlarına yansıyor”.
Koalisyonda kimler olacak?
En kısa sürede koalisyon görüşmelerinin başlayacağını kaydeden Dyakov’a göre, görüşmeler zor geçecek, ama bu konuyu bir an önce çözmek gerekiyor. Peki zorluk neden kaynaklanıyor?  Elbette, görev dağılımı da çok önemli etken, ama sağ partilerin Batı’ya entegrasyona bakış açısındaki farklar da yadsınamaz.
Başbakan Yurie Lyanke’nin kurduğu (şimdi başkanlığını eski Başbakan Vladimir Filat yapıyor)  Liberal Demokrat Parti 2017 senesine kadar Moldova’nın AB üyeliğine adaylık statüsü almasını ve 2020’de üye olmasını hedefliyor.
Koalisyona dahil olan Demokrat Parti de Avrupa’ya entegrasyonu destekliyor, ancak daha temkinli yaklaşım içerisinde.
Sağ partiler içerisinde AB ve NATO üyeliğinin en katı taraftarı ise Liberal Parti. Liberaller bu sürecin aksadığını öne sürerek geçtiğimiz sene iktidar koalisyonundan ayrılarak muhalefete geçtiklerini açıklamışlardı.  Liberal Parti halen sağ koalisyonun Aşil tabanı. Parti lideri Mihai Gimpu  Moldova’nın Romanya ile birleşmesini istiyor ve bu pozisyonuyla liberal demokratlarla demokratların tepkisini çekiyor.
Dolayısıyla, koalisyonun kendi içerisinde de her şey süt-liman değil. Ancak buna rağmen AB yanlısı güçlerin yeni bir koalisyon oluşturma ihtimali çok yüksek. Liberal Demokrat Parti lideri Vladimir Filat, seçimden sonra yaptığı açıklamada Moldova’nın çok zor bir sınavdan geçtiğini söyledi. Filat, Moldova’nın ileride de bağımsız devlet olarak Avrupa yolunu sürdürmesi gerektiğini vurguladı: “Liberal Demokrat Partiye, Moldova’nın Avrupa yoluna karşı çok sert bir mücadele ile karşı-karşıya kaldık. Vatandaşlarımızın iyimser olmalarını istiyorum. Her şey iyi olacak. Sonuçları bekleyeceğiz ve Moldova’da istikrar olması için, egemenliğin korunması için, ambargo ve baskıların olmaması için  parlamentoya giren güçlerle sorumlu bir şekilde görüşmelerde bulunacağız. Bizim bu sert durumdan ders çıkarmamız gerekiyor. Ülkemizi aşağılanma ile değil, cesaretle ve zahmetle inşa edeceğiz”.
Liberallerle liberal demokratlar ve demokratlar arasındaki çatlak son dönemde Moldova’da farklı koalisyon kombinasyonlarına ilişkin ihtimalleri de gündeme getirmiş durumda. Örneğin, liberal demokrat-demokrat-komünist koalisyonu, yani ezeli rakiplerin bir araya gelme olasılığı Moldova’da artık imkansız görülmüyor.  Hatta bu durumda Moldova’nın  hem Batı, hem de Rusya ile dengeli bir ilişki yürüteceğini öne sürenler de var.
Ancak LDP lideri Vladimir Filat, LP ve DP ile koalisyon görüşmelerine başladıklarını açıkladı. Dolayısıyla,  komünistler şimdilik görüşme masasında yok ve sağ koalisyon oluşturma şansı deneniyor.
AB'ye "evet", NATO'ya "hayır"
Büyük olasılıkla, Batı’nın da etkisiyle bu koalisyon kurulacak.  Ancak  koalisyonun ve genel olarak Moldova’nın ne kadar istikrarlı olacağı konusu tartışılır. Evet, Rusya yanlısı güçler AB ile ortaklık ve serbest ticaret anlaşmasının iptali vaadini gerçekleştirecek kadar oy kazanamadılar. AB ile ortaklık perspektifinden geri dönüş olasılığı ciddi oranda ortadan kalktı. Ancak öte yandan, Batı yanlısı güçler de NATO’ya entegrasyon için gereken çoğunluğu sağlayamadı.  Zira ülkenin tarafsız statüsüne son verilmesi ve NATO’ya üyelik gibi kararlar anayasal çoğunlukla kabul ediliyor. Sağ koalisyon ise parlamentoda salt çoğunluğu sağlasa dahi, anayasal çoğunluğa sahip değil. Anayasal çoğunluk için  iktidara 67 oy lazım…
Öte yandan,  Rusya’dan gelen ilk açıklamalara bakılırsa, Moskova, Moldova toplumundaki jeopolitik bölünmüşlüğü kullanmakta kararlı.  Rusya, her ne kadar seçim kampanyası döneminde Komünist Partisini  gözden çıkarıp Sosyalist Parti ile Patria’ya yönelse dahi, komünistleri kendi tabanı olarak görüyor. Ve bundan yola çıkarak Moldova’da Rusya yanlısı güçlerle Avrupa yanlısı güçler arasındaki farkın minimuma indiği tezini savunuyor.  Rusya’dan bugün  Kişinev’e “seçilen iktidarla işbirliği yapacağız” mesajının yanı sıra hem de üstü kapalı uyarı geldi. Başbakan Yardımcısı Dmitri Rogozin Twitter’da  Moldova’da Rusya ve Gümrük Birliği ile entegrasyonu destekleyenlerin sayısının çok daha fazla olduğunu savundu: “Sosyalist Partinin oylarına bir de seçimden uzaklaştırılan Patria taraftarlarının,  oy kullanmasına fırsat verilmeyen Rusya’daki 700 bin Moldovalı işçinin oylarını ekleyin, bu ülkedeki Avrupa’ya entegrasyon taraftarlarının gerçek gücünü göreceksiniz. Kişnev’in durup düşünmesi lazım. Siz doğru yolla mı ilerliyorsunuz, yoldaşlar? Ben daha 500 bin Transdinyesterlinin bu seçimi kendi seçimi olarak görüp oylamaya katılması durumunda sonuç ne olurdu diye sormuyorum bile…”
Yani Rogozin aslında Moldova’da halkın büyük kısmının Avrupa’ya değil, Avrasya Ekonomi İttifakı’na entegrasyondan yana olduğunu iddia ediyor.  Bu, Moldova’ya karşı Transdinyester, Gagauzya, Beltsı,  işçi göçü, ticaret gibi bir dizi önemli koza sahip olan Moskova’nın bundan sonraki baskılarını bu  “halk desteği” üzerinde kuracağının sinyali olarak da görülebilir…
Gagauzlar kime oy verdi?
Bu arada, sayı itibarile sonucu çok ciddi etkilemese dahi, Gagauzların genel seçimlerde kime oy vereceği kampanya döneminin entrika konularından birisiydi. Gagauz yönetimi “Rusya kimi işaret ederse, ona oy vereceğiz” diye görüşünü açıklamış, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Sosyalist Parti liderlerini kabul etmesinin ardından bunu Kremlin’in sinyali olarak kabul ettiklerini belirtmişlerdi. Seçim sonuçlarına bakılırsa, sinyal alınmış. Sosyalist Partisi Gagauzya’da oyların %57,31’ni almış. Ülke genelinde %11’lik barajı aşamayan “Moldova’nın tercihi-Gümrük Birliği” adlı blok Gagauzya’da %14,36 oyla ikinci sırada. Gagauzların %12,26’sı Komünistlere oy vermiş. Mevcut iktidar koalisyonundan Gagauzya’da  en çok oy alan ise Demokrat Parti (%10,36).
Gagauzlar Moldova parlamentosunda en az 4 milletvekili ile temsil olunacak.  Moldova genelinde barajı geçen 5 partiden dördünün (Liberal parti hariç) Gagauzya’da temsilciliği bulunuyor.  Sosyalistlerin seçim listesine altıncı sıradan giren Fedor Gagauz, Komünistlerin listesinde 8.sırada olan İrina Vlah, Demokrat Partinin listesinde 10.sırada olan Nikolay Dudoglu ve 18.sırada olan Demyan Karaseni parlamentoya girdiği kesinleşen 4 Gagauzya temsilcisi. Liberal Demokrat Partisinin listesinde 39.sırada bulunan Peter Vlah şu an parlamentoya giremiyor, ancak sağ koalisyon oluşması ve bazı milletvekillerinin hükümette çalışmaya başlaması durumunda boşalan sandalyelerden birisine sahip olma şansı var. Demokrat Partisinin listesinde 26.sırada bulunan Kornella Dudnik’in durumu da aynı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara