22 Temmuz 2014 Salı

Uçağı kim vurdu?

Ukrayna arama-kurtarma ekipleri 17 Temmuz’da Donetsk üzerinde vurulan Malezya uçağının düşmesi sonucu hayatını kaybedenlerin cesetlerini arama çalışmalarını tamamladı.Uçak kazasını araştırmak için kurulan komisyona başkanlık yapan Başbakan Yardımcısı Vladimir Groysman’ın yaptığı açıklamaya göre, 810 kişinin katıldığı arama-kurtarma çalışmaları sonucu hayatını kaybeden masum insanlardan 282’sinin cesedine ve 16 ’sının ceset parçalarına ulaşıldı. 
“Kara kutu”lar Malezya’ya teslim edildi 

Bu arada, kendilerini Donetsk Halk Cumhuriyeti temsilcileri ilan eden ayrılıkçıların Boeing 777 uçağının “kara kutu”larını Malezya temsilcilerine teslim ettiği öğrenildi. The Guardian’ın haberine göre, iki  “kara kutu” gece saat 1:10 civarında ayrılıkçılar tarafından işgal edilen Donetsk Valiliği binasında Malezya heyetine teslim edildi. Bu sırada taraflar arasında bir anlaşma imzalandığı öğrenildi. 

Ayrılıkçılar neden tavır değiştirdi?
Oysa ayrılıkçılar düne kadar “kara kutu”yu sadece Rusya’ya teslim edeceklerini bildiriyorlardı. Peki ne oldu da bu ısrarlarından vazgeçtiler? Uluslararası toplumun  tepkisini mi dikkate aldılar? “Evet” demek çok zor, çünküUkrayna’nın doğusundaki ayrılıkçılar için uluslararası toplum kavramı mevcut değil – onlar için dost Rusya ve düşman Batı var. Dolayısıyla, “kara kutu”nun neden kazayla teorik olarak hiçbir ilgisi olmayan (uçak Rusya’ya ait değil, Rusya’da vurulmuş değil ve  Moskova’nın iddiasına göre Rusya tarafından da vurulmuş değil) ülkeye verilmesi gerektiğini sorgulayana “düşman”ı dinleyerek fikirlerinden vazgeçtiklerini öne sürmek mümkün değil. Geriye sadece ikinci ihtimal kalıyor – ayrılıkçılar Rusya’nın isteği ile “kara kutu”yu Malezya’ya teslim etti. Çünkü Kremlin’in propaganda araçlarının ve ayrılıkçılarının kazanın hemen ardından sergiledikleri davranışlar şüphelerin tamamen Rusya üzerinde yoğunlaşmasına neden oldu. Moskova, başta Devlet Başkanı Vladimir Putin olmak üzere daha ortada her hangi açıklama, suçlama, iddia yokken şaşırtıcı bir “ben yapmadım” psikolojisi içerisine girerek dikkatleri üzerine çekti ve şimdi bundan kurtulmak, uçağı Ukrayna’nın vurduğuna ilişkin kanaat oluşturmak için çabalıyor. Böyle durumda “kara kutu”yu ayrılıkçılardan almak suçun itirafı anlamına gelirdi. Bu nedenle ayrılıkçılar “kara kutu”yu tamamen “tesadüfen” Rusya Genelkurmay Başkanlığı yetkililerinin düzenlediği basın toplantısından birkaç saat sonra Malezya’ya teslim etti…
Genelkurmay Başkanlığı Baş Operasyon Dairesi Başkanı, General Andrey  Kartapolov dün düzenlediği basın toplantısında Rusya keşif-istihbarat uydularının uçağın vurulduğu bölgeden çektiği 5 görüntüyü ve elle çizilmiş bir grafiği gazetecilere göstererek, 17 Temmuz’da Malezya uçağı ile aynı istikamette Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine ait, Su-25 olduğu tahmin edilen uçağın uçtuğunu iddia etti. Rus General, Su-25’le Boeing arasında 3 ila 5 kilometre arasında mesafe bulunduğunu, “hava-hava” füzesine sahip Su-25’in kısa sürede 10 bin metreye kadar yükselebilen bir uçak olduğunu söyledi (Oysa, Su-25’in teknik özelliklerine bakınca, savaş kabiliyetli maksimum uçuş yüksekliğinin sadece 5 bin metre olduğunu görmek mümkün. Su-25 bu mesafenin altındaki hedefleri vurabilen bir uçak ve askeri uzmanlara göre, Su-25’in 11 bin metre yükseklikteki bir uçağı vurması iddiası ciddiyetten çok uzak). Kartapolov, hem savaş uçağının, hem de Boeing 777’nin Ust Donetsk ve Buturino’daki Rus radarları tarafından görüldüğünü, Su-25’in sonraki uçuş parametrelerinin değişmesinin ise onun Boeing’in düşmesinin hemen ardından bölgeyi kontrol ettiğini kanıtladığını öne sürdü. Rus general, Moskova’nın elinde hatta 17 Temmuz saat 17:19-17:25 (MSK) arasında Boeing kazasının yaşandığı bölgede uçuş durumuna ilişkin video görüntülerin de olduğunu bildirdi. Bu görüntüleri yayınlama ihtiyacı duymayan Kartapolov, bu sürede uluslararası uçuş koridorunda üç sivil uçak olduğunu, ancak 17:20’de Rusya sınırlarına 50 kilometre kala Malezya uçağının aniden hızını düşürdüğünü söyledi. General,  Boeing’in Ukrayna üzerinde uçuş şeridinden 14 kilometre uzaklaştığını, sonra koridora dönmek istediğini, ama başaramadığını vurguladı: “Uçuş koridorunun dışına çıkma mürettebatın navigasyon hatasından mı, yoksa Dneprepetrovsk’da bulunan Ukrayna hava trafik kontrol görevlisinin emrini yerine getirmeden mi kaynaklanıyor, bu sorunun cevabını ancak “kara kutu” deşifre edilince öğrenmek mümkün”. 
Malezya uçağının Ukrayna’ya ait Su-25 uçağından atılan füzeyle vurulduğunu ima eden Kartapolov daha sonra başka iddia öne sürdü.  Rus General, Malezya uçağının vurulduğu gün Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine ait, 3-4 “Buk M1” uçaksavar füze taburundan oluşan hava savunma sistemlerinin Donetsk yakınına konuşlandırıldığını söyledi. Birkaç uydu fotoğrafı gösteren Kartapolov bu uçaksavarların 35 kilometre mesafedeki hedefi vurabilme kabiliyetine sahip olduğunu söyleyerek “İsyancıların uçaklarının olmadığı belli, peki, bu uçaksavarlar neden konuşlandırılmıştı?” diye sordu. Özetle, Moskova, Ukrayna hava savunma sistemlerinin günbegün hareket grafiğinden hava trafiğine kadar anbean izlediğini ve uçağı Ukrayna’nın vurduğunu iddia ederken en kritik soruyu atlamayı tercih ediyor.  Uçak nasıl vuruldu? Su 25 mi vurdu, yoksa Buk M 1 mi? Yoksa ikisi birden mi?
En basit soru: Strelkov hangi uçağı vurdu? 
Malezya uçağı 16:20 civarında (TSİ) radarlardan kayboldu. Saat 16:37’de sözde Donetsk Halk Cumhuriyetinin sözde Savunma Bakanı, Rusya vatandaşı İgor Strelkov sosyal medyadaki sayfasında Torez civarında (Malezya uçağının kaybolduğu bölge) Ukrayna’ya ait An-26 uçağını vurduklarını yazdı. Rusya’nın en önemli propaganda araçlarından olan Life News televizyonu hemen bu haberi kullandı, hatta uzaktan uçağın düştüğünü gösteren görüntüler yayınlandı. RİA Novosti ajansı ise isyancıların Torez kenti üzerinde yerel saatle 10:00 civarında Ukrayna’ya ait AN-26 nakliye uçağını düşürdüğünü duyurdu. Tanıklara dayandırılan haberde uçağın füzeyle vurulduğu, parlama sesi duyulduğu, uçağın arkasında kara duman bırakarak yere düştüğü, sonra yere uçağın parçalarının döküldüğü bildirildi. Ria Novosti de Strelkov gibi, uçağın Progress madeni yakınında düştüğünü bildirdiği haberini bu sözlerle sürdürdü: “Torez Snejnoe kenti ile Saur Mogila höyüğü arasında bulunuyor ve burada isyancıların birkaç uçaksavar kurgusu bulunuyor. Dün bu bölgede isyancılar iki Su-25 uçağını vurmuşlardı. Daha önce Donetsk vilayetinin güneyindeki Saur Mogila kurganı yakınında Ukrayna askeri birliklerinin büyük bir grubunun ablukadan çıkmaya çalıştığı haber verilmişti. İsyancılar onlara Saur Mogila, Semyonovka ve Taran’dan ateş etmeye başladı, sonra ise düşmanın ablukasını tamamlamak için Marinovka’ya saldırdı”. 

Malezya uçağının düşürüldüğü haberinin duyulmasının ardından önce Life News, görüntüler eşliğinde yayınladığı “An-26 vuruldu” haberini Youtube’dan kaldırdı. Sosyal medyada binlerce kez paylaşılan ve ayrılıkçıların Boeing’i vurmasının kanıtı olarak gösterilen Strelkov’un “An-26 vurduk” açıklaması da kısa süre içerisinde ortadan “kayboldu”.  Ria Novosti’nin haberi ise halen sitenin arşivinde duruyor.
“İspanyol kule görevlisi” kimdi? 
Bu ilk ve ciddi hatanın ardından Russia Today televizyonu Borispol havalimanında kule görevlisi olarak görev yaptığı iddia edilen Karlos isimli İspanya vatandaşının Twitter’da yazdığı bir mesajı yayınladı. “Karlos”, Boeing’in radardan kaybolmasından önce onun yakınında Ukrayna askeri uçaklarının bulunduğunu iddia ediyordu.  Russia Today’in ardından tüm Rus basını bu iddiayı manşetlere çekti, ancak kısa süre sonra “Karlos” isimli kule görevlisinin mevcut olmadığı, Twitter hesabının sahte olduğu ortaya çıktı. Zira Ukrayna’da kule görevlilerinin tamamının Ukrayna vatandaşı olması gerekiyor, yabancıların hatta bu göreve aday olması bile mümkün değil. Dolayısıyla, “İspanyol kule görevlisi” hikayesi de amacına ulaşamadı.
“Hedef Putin’di” iddiası neden tedavülden kalktı?
Bunun ardından Rusya’nın 1.Kanal televizyonu yeni iddia öne sürdü. Bu iddiada Malezya uçağını Ukrayna tarafının Putin’in uçağı zannederek vurmuş olabileceği bildiriliyordu. İnterfaks’da da yer alan bu iddianın ardından 1.Kanal’da “Ukrayna uçağı Malezya uçağını, isyancılar da Ukrayna uçağını vurdu” haberi yayınlandı. Sözde Donetsk Halk Cumhuriyetini karalamak için önceden cesetlerle doldurulmuş uçağın bilerek bu bölgede düşürülmesi iddiası ise Strelkov’un ve Rusya televizyonlarının en akla zarar iddiaları sırasında yer aldı…
Putin’in neden bu kadar “hassas”? 
Devlet Başkanı Vladimir Putin ise nedense hemen – hatta uçağın ve uçakta bulunan vatandaşların ait olduğu ülkelerin liderlerinden bile daha önce açıklama yapma gerekliliği duydu. Ukrayna’yı suçladı, Obama’yı aradı, gece canlı yayında halka seslendi. Yabancı ülkede yaşanan, yabancı ülkeye ait olan, içerisinde yabancı ülkelerin vatandaşları olan, bir Rus bile bulunmayan uçak kazasıyla ilgili bu “hassasiyet” Rus basınını bile şaşkına çevirdi. Ancak buraya kadarı anlaşılabilirdi. Daha ilginç olan nokta Putin’in dün Rusya Savunma Bakanlığı tarafından ilan edilen “kanıtlarla” değil, genel ve mantıksal açıdan kusurlu cümlelerle Kiev’i suçlamasıydı. Radar kayıtları gerçekten var idiyse ve gerçekten o kayıtlarda Ukrayna’ya ait Su-25 veya Buk M 1 görünüyor idiyse, Putin gibi “kanıtsever” bir lider bunları neden o heyecanlı gece konuşmasında açıklamadı da, suçlamalarına “Kaza Ukrayna’da oldu, o nedenle Ukrayna suçlu” diyerek “Rusya’da yaşanan bütün terör olaylarının suçlusu Rusya” argümanı doğuran oldukça gerekçe buldu? “Uydu kanıtları” için Moskova neden 4 gün bekledi?
Düğmeye kim bastı?
Ve daha da önemlisi, bu “uydu kanıtları” olayın aydınlatılması açısından bir değer ifade ediyor mu? Aslında hayır. Bu kanıtlar en iyi halde şimdiye kadar Rusya’nın resmi ve gayri-resmi kanalları aracılığıyla sürdürdüğü  enformasyon savaşının bir parçası olarak görülebilir. Çünkü uçağın vurulduğu ve düştüğü yer belli. Uzmanlara göre, uçağın füzeyle vurulduğu da çok açık. Askeri uzmanların büyük çoğunluğu bu füzenin “Buk”tan fırlatıldığı konusunda da görüş birliği içerisinde. Geriye kalan tek soru şu: o “Buk”un düğmesine kim bastı? Ortada dört ihtimal var. Birincisi, uçak Rusya’dan vuruldu. İkincisi, uçağın düşmesine neden olan füze Rusya tarafından verilen Buk’tan fırlatıldı. Üçüncüsü, Boeing ayrılıkçılar tarafından ele geçirilen Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine ait Buk’la vuruldu. Nihayet dördüncüsü, uçağı Ukrayna tarafından vuruldu. Birinci ve dördüncü ihtimaller daha düşük. Zira Rusya bilerek böylesine büyük skandalın içerisinde yer almak istemezdi. Çünkü bu uçak hikayesi hatta şimdiki haliyle bile Kremlin’in ABD ile Avrupa’nın arasını açma politikasına ciddi şekilde zarar veriyor. Enerji açısından Rusya’ya bağımlı olan Avrupalıların Ukrayna konusundaki manevralarını sürdürmeleri şimdi çok daha zor. 298 masum insanın kanı üzerinden Ukrayna-doğalgaz pazarlığını sürdürmek Avrupalı politikacılar için kolay olmayacak.  Aslında Putin’in kendisine has olmayan endişeli tavırlarının nedeni de bunu biliyor olması. Özetle, Rusya’nın bilerek Malezya uçağını vurması inandırıcı değil… 
Ukrayna tarafının vurması ise hiç inandırıcı değil. Zira uçak Ukrayna’nın hava mekanındaydı, Kiev’in Kuala Lumpur’dan Amsterdam’a uçan uçak konusunda bilgisi vardı, bu durumda Ukrayna tarafından her hangi yanlışlık söz konusu olamazdı. Uçağın Ukrayna hava savunma sistemlerinden açılan yanlış ateş sonucu vurulması gerekçesi çok zayıf – çünkü ayrılıkçıların elinde uçak-helikopter yok, dolayısıyla Ukrayna ordusunun havadaki uçağa – üstelik de Rusya’dan Ukrayna’ya değil de, Ukrayna’dan Rusya’ya doğru uçan uçağa ateş etmesi mantıklı görünmüyor. Üçüncü ihtimali haziran sonunda Rus basınında yer alan “Donetsk hava mekanını Buk’lar koruyacak” haberi güçlendiriyor. Söz konusu haberde ayrılıkçıların Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine ait bir birliği ele geçirdiği, söz konusu birlikte Buk uçaksavar sistemlerinin bulunduğu bildiriliyordu. Ancak Ukrayna tarafı o zaman söz konusu Buk’ların ayrılıkçıların elinde olmadığını bildirmişti. Dördüncü ihtimalin temelini ise Ukrayna tarafının ve ABD’nin Rusya’nın uçak kazasından kısa süre önce ayrılıkçılara “Buk” verdiğine ve bu uçaksavarların Boeing’in vurulduğu bölgedeki hareketliliğinin kayıt altına alındığına ilişkin açıklamaları oluşturuyor. Hangisi doğru, hangisi yanlış, kestirmek çok zor. Ancak bütün işaretlere bakınca gerçeğe en yakın ihtimal Malezya uçağının ayrılıkçılar tarafından vurulduğu yönünde. Daha doğrusu, ayrılıkçılara “manevi” destek veren profesyonel Rus askerleri tarafından. Zira “Buk” sıradan uçaksavar değil, onu yönetmek için profesyonel askerler gerekiyor. Donetsk ve Lugansk’taki ayrılıkçıların sıralarında Rusya’dan gelen profesyonellerin olduğu ise kimseye sır değil…
“Kara kutu” çare mi?
Peki  çok önemsenen “kara kutu” bu ihtimallerin hangisinin gerçek olduğunu ortaya çıkarabilecek mi? Cevap vermek çok zor. Çünkü “kara kutu”nun “düğmeye kim bastı” sorusuna cevap vermemesi ihtimali daha yüksek.  Bu sorunun cevabı ancak uçağın vurulduğu ve düştüğü bölgedeki tam kapsamlı inceleme faaliyetleri ve bütün ilgili tarafların – Rusya’nın, Ukrayna’nın, ayrılıkçıların ellerinde olan bütün kanıtları hiçbir şey saklamadan ve hiçbir sahtekarlık yapmadan sunmaları sonucunda bulunabilir. Peki bu, mümkün mü? Maalesef, hayır. Şimdiki şartlar altında gerçeğin ortaya çıkması inandırıcı görünmüyor. Gerçeğin ortaya çıkmasını – bu, açık yüzleşme anlamına geliyor – isteyen çok mu, o da konunun ayrı bir boyutu tabi…
Gönül Şamilkızı – TRT Türk 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara