“7 sene önce
Kırım ve Sivastopol Rusya’ya bağlandığında Ruslar “Krımnaş”(Kırım bizimdir)
ifadesini kullanmaya başladı. Yeni bölgeye destek için ülke boyu mitingler
düzenlendi. Yarımada televizyon ekranlarından inmedi.
Ama
kutlamalar hızla soğudu. Onların yerini oldukça çirkin günlük yaşam aldı. Yeni
devletin gelişi elitin de değişmesi anlamına geliyordu ve bu hiç de her zaman
sıradan Kırımlılar için ağrısız olmadı. Denize erişimin kısıtlanması, sevilen
rekreasyon alanlarına el konulması, arsaların banal yöntemlerle
“sıkıştırılması” sıradan olaylar haline geldi. Bütün bunlar şimdi bile yerli
halkı yarımadanın kendilerine ait olması konusunda şüpheye düşürüyor”…
Rus “Novaya
Gazeta”, Kırım’ın Putin’in yakın çevresi tarafından sömürülmesine ilişkin
araştırmasına bu sözlerle başlıyor. İvan Jilin ve Arden Arkman imzasıyla
yayımlanan makalede sadece Kırım’daki
Rusların değil, “anakaradan”, yani Rusya’dan para kazanma, turizm
alanında çalışma, kendine “yeni dünya” kurma amacıyla gelen sıradan Rusların da
yarımadanın “sahibi” olamadığından, “anakaradan” gelenlerin büyük kısmının
hayal kırıklığıyla iki-üç yıl sonra geri döndüğünden; yolsuzluğun, adam kayırmacılığın ve güçlülerin haklı
olduğu “eski dünya”nın çok çabuk kurulmasından bahsediliyor.
Detaylı
bilgilerin yer aldığı araştırma, mart ayında yayımlandı. Putin’in en yakın
arkadaşlarının yarımadayı kendi aralarında nasıl paylaştırdığını gözler önüne
seriyor…
Peki kimdir
bu adamlar ve Kırım’ı nasıl paylaşmışlar?